Stres, vücudun karşılaştığı yeni
durum karşısında verdiği fizyolojik ve psikolojik tepkilerin tümüdür. Stres
çoğunlukla denge bozan ve beklenmeyen durumlara karşı uyum sağlanması
beklendiğinde ortaya çıkar ve uzun sürmesi kişinin yaşam kalitesini düşürür.
Stres hayatın kaçınılmaz bir
parçasıdır. Kendinizi her şeyden izole bir yerde yaşıyor olarak hayal edin. Kocaman
bir bahçeniz var ve yemyeşil bir alanda sebzelerinizi yetiştiriyorsunuz. Bir
anda fırtına çıkıyor ve bahçeniz darmadağın oluyor; ancak siz tüm kışı o sebzelerden faydalanma üzerine
kurmuştunuz. Beklenmeyen bu durum, sorunsuz hayatınıza yeni bir stres kaynağı
olarak dönecektir.
Pek çok etmen strese neden
olabilmektedir. Stresin kişisel tetikleyicileri olduğu gibi toplum olarak
etkilendiğimiz durumlar da söz konusu olabilmektedir; sınavlar, hastanedeki bir
yakının ameliyattan çıkmasını bekleme gibi. Var olan potansiyel ile beklenti
oranı arasındaki açı büyüdükçe de stres düzeyi artmaktadır. Örneğin, yeni bir
iş teklifi aldınız; fakat iş hayatında henüz 3. yılınız olmasına rağmen size
ayrılan pozisyon yüksek düzeyde bir idareyi gerektiriyor. Altında
kalkabileceğinizi düşündüğünüz bu pozisyonun daha fazla tecrübeyle harmanlanarak
yürütülmesi gerektiriyorsa bu durum, işe başlayıp kendinizi yetersiz hissetmeye
başladığınızda stresi ortaya çıkaracaktır.
Stresle ilintili bir başka kavram
örgüsü ise korku ve kaygılardır. Varoluşçu yaklaşıma göre, kişiliğin özü onun
anlam arayışıyla ilişkilidir ve kaygılar hayatımıza anlam katan bir unsurdur
yani kaygı ve korkularımız yaşamımızın doğal bir parçasıdır.
Fizyolojik yapımız, stresin
oluşturduğu ve kaygıya sebep olan duruma karşı en belirgin tepkileri vermektedir.
Çünkü stres sonrası vücudumuzda meydana gelen dengesizlik durumu hormonal
değişikliklere yol açar. Ayrıca sinir hücrelerinde de farklılıklar gözlenir ve
tüm bu değişiklikler sonucu gözle görülür belirtiler ortaya çıkar. Örneğin avuç
içlerinde terleme ve yüzün kızarması gibi.. Söz konusu belirtiler, sınava girme
ve iş için mülakata katılma gibi kaygı oluşturan durumlarda kendini
gösterebilir. Vücudun stres anında verdiği tepki durumuna savaş veya kaç tepkisi
denmektedir.
Pozitif ve Negatif Stres Nedir?
Stres iki kategoride ele
alınmaktadır:
·
Pozitif Stres (Östres)
·
Negatif Stres (Distres)
Negatif Stres, günlük hayatta
sıkça karşılaştığımız durumlar için kullandığımız bir terimdir. Örneğin; işten
ayrılma, iflas etme, sevilen birinin vefatı gibi. Genellikle olumsuz durumlarla
entegre olmuş bu stres durumu motivasyonumuzu düşüren ve problemlerimizi
arttırıcı bir etki yapar.
Pozitif stres ise yine günlük
hayatta karşımıza çıkan olağan ve olağan dışı durumlarla ilgili olup tamamen
olumsuz tutuma yol açmaması açısından negatif stresten ayrılır. Örneğin, daha
önce hiç gitmediğiniz bir ülkeye seyahat etmeye karar verdiniz. Sizin için
müthiş bir deneyim olacağından eminsiniz; fakat her şeyi ayarlamış olmanıza
rağmen hava limanına indiğiniz an bambaşka bir dünyaya adım atmış gibi
hissedebilirsiniz. Bir duruma kendimizi her ne kadar hazırlamış olsak da
içeriğinde beklenmedik durumlar da olabileceğinden stres kaynağımız
olabilirler. Ebeveyn olacağınızı aylar öncesinden öğrenmiş olsanız da bebeğiniz
doğduktan sonra hem mutlu olup hem de karşılaştığınız her yeni ve olumsuz
durumda stres durumuyla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Pozitif stres durumu kişiler için motive edici bir yapıya sahiptir ve var olan potansiyelimizi arttırmak için kullanılabilir. Stresle baş etmede ve stresin etkin kullanımını sağlamada uzman bir ruh sağlığı çalışanından yardım alabilirsiniz.
Keyifli okumalar..
Psiket..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder