23 Mayıs 2020 Cumartesi

NORMALLEŞME PSİKOLOJİSİ

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülmeye başlanan Covid-19 nam-ı diğer Koronavirüs artık adının anıldığı yerde hüznü çağrıştırmakta; erken vedalar, acı kayıplar ve yarım kalan hikayeler bir kez daha gün yüzüne çıkmaktadır. Bununla birlikte dünya üzerinde neredeyse yarım yılı deviren bir süreci geride bırakan ülkeler, bozulan ekonomilerine can suyu katabilmek için normalleşme adımları atmaya başlamaktadır. Bu ülkelerin başında ekonomisinin %13’ ü turizmden oluşan ve uzun süreli sokağa çıkma yasağının ardından yeni düzene alışmaya çalışan İtalya gelmektedir. Bunun yanı sıra virüsün oldukça büyük bir etki bıraktığı diğer Avrupa ülkeleri hem insanlığın ihtiyaç duyduğu tedavi çalışmalarına hem de yarım kalan üretim faaliyetlerine devam etmektedir.
                Ülkemiz ise dünyaya oranla özellikle sıkı bir şekilde yürütülen filyasyon yöntemi ve sağlık sistemindeki gelişmeler ile birlikte süreci kontrol altına almaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Atılan onca adım yüzleri güldürse de henüz her şey bitmiş değil. Virüs kendiliğinden kaybolabilecek bir durumda olmadığından tedbirler devam etmek zorundadır. Maalesef kesin sonuç veren tedavi yöntemi geliştirilene kadar dikkat etmemiz gereken hususlarda herhangi bir gevşeme olmamalıdır. Nitekim bu hususta hemen her gün resmi açıklamalar yapılmaktadır. Ancak tek taraflı hassasiyet yeterli değildir. Hep birlikte sürece destek olmak, uyarılar neticesinde sosyal mesafeye uygun davranmak ve mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmamak, acil ve temel ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra temastan kaçınmak adına evlerimize dönmek yapılabilecek en basit çözüm yollarıdır.
                Ülkemizde Mart ayı itibariyle görülmeye başlanan virüsün hemen ardından yapılan çalışmalar, kurallara uygun davranan kişi sayısının az olması ve virüsün yayılımının artması sebebiyle sıkı tedbirlere dönmüş ve özellikle sosyal medya kanalıyla yapılan uyarılar sayesinde kişileri bilinçlendirmeye yönelik adımlar atılmıştır. Havaların ısınması ve evde kalınan sürenin uzaması sonrasında ise normalleşme süreci başlamış ve bunun ilk adımlarından biri olan AVM’ lerin açılması gündeme gelmiştir. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi giderken açıldığı gün bir milyondan fazla kişinin AVM’ ler önünde kuyruk oluşturması normalleşme adımlarının yaralarımızı sarmaya çalıştığımızın ötesinde hiçbir şey olmamış gibi davranmaya evrildiği görülmüştür. Uzun kuyrukları görünce geri dönmek yerine zincirin bir halkası olmayı seçenler için kıyafet alışverişinin sağlığın önüne geçme derecesinde önemli olması, durumu televizyondan takip eden herkes için şaşkınlık oluşturmuştur.
                Güney Kore’ nin 31. Vakasını duyanınız var mı? Oldukça sağlıklı ilerleyen süreçte 30 kişilik hasta sayısıyla virüsü kontrol altında tutan Güney Kore’ de 31. Vaka olarak bilinen bir kadın belirti göstermesine rağmen test yaptırmayı reddeder ve hayatına normal akışında devam eder. Arkadaşları ile vakit geçirir, toplu etkinliklere katılır ve şehirde günlük gezilerine devam eder. Ta ki semptomları artana kadar.. Bu sefer kaldırıldığı hastanede ısrarlar üzerine test yapılır ve sonuç beklendiği üzere pozitiftir. Üstelik 31. hasta olarak kayıtlara geçen kadın, tedaviye alınmadan önce pek çok kişiyle temas ettiği için ülkede onca emek boşa gider ve vaka sayısı binleri bulur. Bu olay, üzerine filmler çekilen ilginç bir konuyu akıllara getirmektedir: kelebek etkisi! Herhangi bir yerde ve herhangi bir zaman diliminde yaşanan bir olay pek çok insanın hayatına etki edebilir. Mümkün değil gibi görünse de Güney Kore’ nün trajik 31. vakası bizlere her duruma hazırlıklı olmak gerektiğini acır bir şekilde hatırlatır.
                Peki ülkemizde kısıtlamalardan en çok etkilenen yaşlılar ve çocukların ruhsal durumu ne alemde? Sokağa çıkma kısıtlamasının ilk kitlesi olan yaşlılar ruhsal çöküntüye uğradı mı? Bu süreçte atılan en olumlu adımlardan biri, kısıtlamanın ardından pek çok Avrupa ülkesinde kaderine terk edilen yaşlıların aksine ülkemizde Vefa Sosyal Destek Grupları’ nın kurulması oldu ve yaşlıların temel ihtiyaçları karşılanmaya başladı. İhtiyaçlarını karşılayabilecek yakınları olanlar ve sosyal medyayla arası iyi olan yaşlılar daha şanslıydı. Öyle ki işin psikolojik kısmını sevdiklerine yakın olanlar nispeten daha kolay atlattı. Sosyal mecralarda yaygınlaşan ve siz talep edin biz evinize getirelim temalı uygulamalar sayesinde kendi ihtiyaçlarını giderenler ise özyeterlilik konusunda daha yetkin hissetmeye başladı. Son dönemde alınan kararlar neticesinde Pazar günleri sokağa çıkabilen yaşlılar, haberi alkışlarla kutladı ve bir kez daha yorgun bedenlerin gönlü kazanılmış oldu.
                Çocuklara gelince.. Evde kalmak başta özellikle okul çağındaki çocukları sevindirdi desek yanlış olmaz herhalde. Sabahları erkenden kalkmak zorunda olmamak yüzlerde hafif bir tebessüm oluştursa da bu durum bir süre sonra yerini uzaktan eğitim sürecinin devamlılığının merak uyandırması, belirsizleşen sınav tarihleri ve evde geçirilen sürenin uzaması ile birlikte kaygı ve stres oluşumuna bıraktı. Okullarına ve arkadaşlarına kavuşmayı sabırsızlıkla bekleyen çocuklar, resmi açıklamalar neticesinde yüz yüze eğitim programlarının eylül ayında başlayacağının duyurulmasıyla birlikte hayallerini bir süre daha ertelemek zorunda kaldılar.
Evde kaldığımız karantina sürecinde olumlu sayılabilecek durumlar da yaşandı. Örneğin, evde çeşitli hobilere merak salındı, mutfak becerileri geliştirildi ve ailece eğlenceli vakit geçirmek isteyenlere çeşitli tavsiyelerde bulunuldu. Tavsiyelere uyan aileler, çocuklarıyla birlikte belki de daha önce keşfetmemiş oldukları özelliklerini tanıdılar ve farklı maceralara kucak açtılar.
Ve gençler.. Dışarıya çıkabilme özgürlüğünü bana bir şey olmaz mantığıyla yoğuranlar aldandı ve virüsün genç bedenlere de zarar verebileceği gerçeği haber kanallarının hemen her gün servis ettiği hikayelerle bir kez daha anlaşılmış oldu. Neticede sürecin en bilinçli kitlesi kendilerine verilen bilgileri dikkatle dinleyen ve öğrendiklerini sıkı sıkıya uygulamayı bir ödev haline getiren çocuklar oldu. Oysa ki bu süreç hep birlikte yaşadığımız ve hep birlikte aşacağımız bir süreç. Dikkatli olmayı, tedbirlere uygun davranmayı ve atacağımız hatalı bir adımın bizi Güney Kore örneğine yaklaştırabileceği gerçeğinden uzaklaşmamamız gerekmektedir.
Lütfen sağlığınız ve sağlığımız için yapılan resmi açıklamalar dışında herhangi bir habere itibar etmeyelim ve alınan tedbirleri uygulamanın bir vatandaşlık görevi olduğunu unutmayalım.
Sağlıklı günler dilerim.
Psiket..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

NORMALLEŞME PSİKOLOJİSİ

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülmeye başlanan Covid-19 nam-ı diğer Koronavirüs artık adının anıldığı yerde hüznü çağrıştırmakta...