Ailelerin çocuklarına duydukları sevgi kuşkusuz dünyanın en
güzel hislerinden biridir. Onu koruyup kollamak, onun için çabalamak bu dünyada
kendimize edindiğimiz görevlerin başında gelir. Çünkü çocuklar dünyadaki en
büyük hazinelerimizdir.
Çocuklar için verdiğimiz çabaların onların iyi halinin
yanında bizlere de birtakım getirileri olur. Mesela “çocukla çocuk olmak” diye
bir söz vardır. Bazen yaşımız kaç olursa olsun birden çocukluğumuza döneriz.
Amacımız her ne kadar çocuğun dilinden anlamak olsa da bir anda her şeyi
unutur, çocuk gibi dertsiz, tasasız biri oluveririz. Bu duygunun bize verdiği
hoşnutluktan da kopmak istemeyiz. Bu da bizi çocukla iç içe olmak ve ondan hiç
ayrılmak istememeye doğru götürür.
İşte kendimizi bu denli kaptırdığımız ve asıl amacımız
çocuktan ziyade kendimize dönüştüğü an bir tehlike oluşmaya başlar. Bizim bu
kadar uğraşıp çaba gösterdiğimiz çocukların aynı şekilde en ufak meselede bize
ulaşmalarını bekleriz. Hatta çocuğu mümkün olduğunca bizim dışımızdaki
herkesten izole etmeye çalışırız.
“Eğer bir şeye
ihtiyacın varsa onu sana ben sağlarım. Aynı şekilde sen de ihtiyacım olduğunda
hep benim yanımda ol”
Bu düşünce şeklini empoze ederek çocuğu kendimize bağlar,
tam tersini de ekleyerek muhteşem döngüyü sağlamış oluruz. Bundan sonra her iki
taraftan da beklenen döngünün dışına çıkmamak olur.
Peki böyle bir
yaklaşım ne gibi sonuçlar doğurur?
İhtiyaçları karşılama çocukken önemli olduğundan o dönemde
bu durum çok göze batmayabilir. Siz onların üstüne düşen aile bireyleri onlar
da yaşlarının küçük olması sebebiyle size ihtiyaç duyan çocuklar… Ancak
çocuklar büyüyüp yetişkin bir birey haline geldiğinde tehlike çanları çalmaya
başlar. Artık toplum içine karışması ve dış dünyanın bir parçası haline gelmesi
beklenen kişi bocalamaya başlar. Ne yapması, nasıl davranması gerektiği
konusunda bunca zaman kararlarını benimsediği ailesini arar.
Bu bahsettiğim mesele yetişkin bir birey için hayattaki en
büyük zorluklardan biridir. Kendi ayakları üzerinde durmasının desteklenmesi
gerekirken kısıtlanan kişi, ileride bir aile kurduğunda yaşadıklarını eşine ve
ailesine yansıtabilir. O yüzdendir ki bizim basit gördüğümüz bu çocuğu bağımlı
kılma meselesi bir insanın hayatına mal olmaya dek gidebilir.
Sevgili okurlar, en değerli hazinelerimize ailesini değil
kendisini sevdirin. Ona “kendi” olmayı öğretin. Böylece hayata dair kendi bakış
açısını oluştursun. Zaten bu aşamaya gelen biri için aile, hemen unutulabilecek
bir müessese değil her an hatırlanabilecek bir oluşum olur.
Çocuklarınıza özgürlüğünü verin.
Psiket..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder