4 Ekim 2018 Perşembe

BAĞIMLI ÇOCUKLAR BAĞIMLI YARINLAR


Ailelerin çocuklarına duydukları sevgi kuşkusuz dünyanın en güzel hislerinden biridir. Onu koruyup kollamak, onun için çabalamak bu dünyada kendimize edindiğimiz görevlerin başında gelir. Çünkü çocuklar dünyadaki en büyük hazinelerimizdir.
Çocuklar için verdiğimiz çabaların onların iyi halinin yanında bizlere de birtakım getirileri olur. Mesela “çocukla çocuk olmak” diye bir söz vardır. Bazen yaşımız kaç olursa olsun birden çocukluğumuza döneriz. Amacımız her ne kadar çocuğun dilinden anlamak olsa da bir anda her şeyi unutur, çocuk gibi dertsiz, tasasız biri oluveririz. Bu duygunun bize verdiği hoşnutluktan da kopmak istemeyiz. Bu da bizi çocukla iç içe olmak ve ondan hiç ayrılmak istememeye doğru götürür.
İşte kendimizi bu denli kaptırdığımız ve asıl amacımız çocuktan ziyade kendimize dönüştüğü an bir tehlike oluşmaya başlar. Bizim bu kadar uğraşıp çaba gösterdiğimiz çocukların aynı şekilde en ufak meselede bize ulaşmalarını bekleriz. Hatta çocuğu mümkün olduğunca bizim dışımızdaki herkesten izole etmeye çalışırız.
“Eğer bir şeye ihtiyacın varsa onu sana ben sağlarım. Aynı şekilde sen de ihtiyacım olduğunda hep benim yanımda ol”
Bu düşünce şeklini empoze ederek çocuğu kendimize bağlar, tam tersini de ekleyerek muhteşem döngüyü sağlamış oluruz. Bundan sonra her iki taraftan da beklenen döngünün dışına çıkmamak olur.
Peki böyle bir yaklaşım ne gibi sonuçlar doğurur?
İhtiyaçları karşılama çocukken önemli olduğundan o dönemde bu durum çok göze batmayabilir. Siz onların üstüne düşen aile bireyleri onlar da yaşlarının küçük olması sebebiyle size ihtiyaç duyan çocuklar… Ancak çocuklar büyüyüp yetişkin bir birey haline geldiğinde tehlike çanları çalmaya başlar. Artık toplum içine karışması ve dış dünyanın bir parçası haline gelmesi beklenen kişi bocalamaya başlar. Ne yapması, nasıl davranması gerektiği konusunda bunca zaman kararlarını benimsediği ailesini arar.
Bu bahsettiğim mesele yetişkin bir birey için hayattaki en büyük zorluklardan biridir. Kendi ayakları üzerinde durmasının desteklenmesi gerekirken kısıtlanan kişi, ileride bir aile kurduğunda yaşadıklarını eşine ve ailesine yansıtabilir. O yüzdendir ki bizim basit gördüğümüz bu çocuğu bağımlı kılma meselesi bir insanın hayatına mal olmaya dek gidebilir.
Sevgili okurlar, en değerli hazinelerimize ailesini değil kendisini sevdirin. Ona “kendi” olmayı öğretin. Böylece hayata dair kendi bakış açısını oluştursun. Zaten bu aşamaya gelen biri için aile, hemen unutulabilecek bir müessese değil her an hatırlanabilecek bir oluşum olur.
Çocuklarınıza özgürlüğünü verin.
Psiket..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

NORMALLEŞME PSİKOLOJİSİ

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülmeye başlanan Covid-19 nam-ı diğer Koronavirüs artık adının anıldığı yerde hüznü çağrıştırmakta...