23 Ocak 2020 Perşembe

BİR KENDİNİ ADAMA SEMBOLÜ OLARAK ALTURİZM


Vaktiyle yazılmış bir hikaye şöyle der:
Bir zamanlar, şiddetli bir kış sonucunda, kentin yakınındaki göl buz tutmuş. Halk donmuş gölün üzerinde büyük bir eğlence düzenlemeye karar vermiş. Yaşlı, genç, kadın, erkek herkes şehri terk edip gölün üzerinde toplanmışlar. Biri kızağa biniyor, birisi kayak yapıyor, kurulan çadırlardan coşkun bir müzik ve kahkahalar yükseliyormuş. Gençler sevinçle sıçrayıp oynuyor yaşlılar da bu eğlenceli manzarayı seyrediyormuş.
Şehirde ise sadece yaşlı ve fakir bir kadıncağız kalmış. Rahatsızlıkları olduğu için devamlı yatakta yatıyor, ayaklarını kullanamıyormuş. Evinin penceresinden buz tutmuş gölü ve oyun oynayan neşeli insanları seyrediyormuş. Akşama doğru ufka bakarken küçücük beyaz bir bulutun belirdiğini görüp müthiş bir korkuya kapılmış. Yeni evlendiği günleri hatırlamış birden. Eşiyle gölün üzerinde gezerlerken yine böyle bir bulut görmüş, çok geçmeden de korkunç bir fırtına ile birlikte buzlar kırılmış. Özel gereksinimli birey olması da ondanmış. Ne yazık ki kocasını da o kazada kaybetmiş.
Yaşlı kadın, “Yine öyle olacak!” diye düşünmüş. Alabildiğine bağırmaya başlamış; ama sesini kimse duymuyormuş. Bulut gittikçe büyüyüp kararıyor kadın ise çaresiz bir şekilde kendi kendine konuşuyormuş: “Fırtınanın çıkmasına az bir zaman kaldı.” diyormuş. “Fırtına ile birlikte oluşacak dalgalar buzları kırıp herkesi suya gömecek.” Bütün gücünü toplayan kadın, elleri üzerinde sürünerek yataktan yere inmeyi başarmış. Sobadan çıkardığı bir parça ateşle yatağını tutuşturmuş. Sonra da sürüne sürüne güç bela evden dışarı çıkmış.
Küçücük bir evi bir anda alevler sarınca buzun üzerinde oynayanlar evin kime ait olduğunu hemen anlamışlar. Özel gereksinimli kadını kurtarmak için herkes koşuşturmaya başlamış. Bu arada göğü siyah bulutlar tamamen kaplamış ve rüzgar çıkmış. Buz çatlayıp sallanmaya başlamış. Yaşlı kadını kurtarmak için en son kişi de sahile varınca gökyüzü yırtılır gibi olmuş. Fırtına ile birlikte dev dalgalar gölü örtmüş, buzlar kırılmış; ama hiç kimseye bir şey olmamış. Özel gereksinimli kadın bütün varını yoğunu ateşe vererek şehir halkını kaçınılmaz bir ölümden böylece kurtarmış.
                Aralarında herhangi bir bağ bulunmamasına karşın yaşlı kadının yalnızca tehlikede olduklarını gördüğü kişilere kendini feda edecek derecede yardımda bulunması fedakarlık kavramını çağrıştırsa da bu durum aslında çok daha derin bir kavramı içine alan bir olgunun ürünüdür. Alturizm kavramı bu olguyu adlandırmak amacıyla ilk kez Auguste Comte tarafından başkaları için yaşama eğilimi ya da isteği olarak ifade edilmiştir. Literatürde özgecilik olarak da geçen bu kavram “Çıkar gözetmeksizin başkalarının iyiliği için özveride bulunmayı bir ilke olarak benimseyen ahlak tutumu ve görüşü, başkalarının yararına kişisel çıkarlarından vazgeçmeye, başkalarına bencil olmayan güdülerle yardım etmeye hazır olma durumu” (TDK-Büyük Türkçe Sözlük) olarak tanımlanır.
                Alturizm kavramı Latincede öteki anlamına gelen “alter” kelimesinden türemiş olup literatürde karşıt kavramı egoizm olarak geçer ve bireyci toplumlarda egoizm toplulukçu toplumlarda ise alturizmin baskın olduğu görülmüştür. Bizim ülkemizin de toplulukçu olduğunu varsayarsak toplumumuzda yukarıdaki örnek hikayeye benzer durumların bireyci toplumlara nazaran daha fazla yaşandığını söylemek mümkün olur. Buna verilebilecek en güzel örneklerden biri de Çanakkale Savaşı esnasında askerlerin çoğunun yaralandığını görüp son bir hamleyle 275 kiloluk top mermisini sırtlayan Koca Seyit’ in hikayesidir.
                Alturizme yönelik yapılan güncel araştırmalar, kırsal bölgelerde şehir yaşamına göre alturizme daha fazla rastlanıldığını göstermektedir. Aynı zamanda alturizmin hayvanlar üzerindeki yansımaları da incelenmiş olup aynı türden hayvanların bazılarında karşılık beklemeden yapılan davranışlar gözlenmiştir. İnsanlarda ise karşılığında sevgi, saygı, takdir gibi soyut teşvikler alınmasının kişinin bu tür davranışlarını arttırmada güdüleyici olduğu görülmüştür.
                Peki sizler bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce alturizm kişiyi pozitif olarak etkiler mi yoksa yıllar içerisinde yıpratıcı bir rol mu oynar?
                Canım Kardeşim, La Vita E Bella (Hayat Güzeldir), My Sister's Keeper (Kız Kardeşimin Hikayesi) filmleri konuyla ilgili fikir edinmemizi kolaylaştırabilecek filmlerden bazılarıdır.
                Keyifli okumalar.
                Psiket..

*Yazıda geçen hikaye secmehikayeler.com internet adresi "İlginç Ama Güzel Bir Hikaye Fedakarlığın Bu Kadarı" başlıklı yazıdan alınmış ve düzeltme yapılarak aktarılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

NORMALLEŞME PSİKOLOJİSİ

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülmeye başlanan Covid-19 nam-ı diğer Koronavirüs artık adının anıldığı yerde hüznü çağrıştırmakta...